Welcome to Our Website

CHP’li Özel’den yerel seçimler öncesi ittifak çağrısı

CHP Grup Başkanı Özgür Özel, memleketi Manisa’da partisinin ilçe kongrelerine katılarak hem “değişim” ile ilgili düşüncelerini hem de genel başkanlık adaylığı konusundaki görüşlerini partililerle paylaştı.

Manisa’da partisinin Yunusemre İlçe Başkanlığı Kongresi’ne katılan CHP’li Özel, partililere yönelik yaptığı konuşmada bu sefer partisindeki “değişim” konusu yerine önümüzdeki yerel seçimlerde olası bir ittifak için nelere dikkat edilmesi hususunda görüşlerini dile getirdi.

“YÜZDE 48’İ ENİNE BOYUNA KONUŞMAMIZ LAZIM”

CHP’li Özel, partisinin Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde aldığı oy oranı üzerinden değerlendirmede bulunarak şöyle konuştu:

-Seçimlerde yüzde 48 oy aldık. Bu yüzde 48’in sosyoloji üzerinden bir okumasını yapmak lazım. Buna yürekten inanıyorum. Biz adayımızdan razıyız ve adayımız elinden geleni fazlasıyla yaptı.

-Rakibi bir önceki seçimde 52 aldı, ondan önceki seçimde de 52 aldı. Bu seçimde ilk turda yüzde 49’da bıraktık. Ama ikinci turda yine 52 aldı. Burada CHP olarak bizim bu işin üzerinde oturup düşünmemiz lazım. Biz 100 üzerinden 48 aldık ama bazı işleri 80’lik yaptık. Bazı işleri 20’lik yaptık.

-Bazı seçilmişlerimiz görevini yüz üzerinden 90’lık yaptı. Bazı seçilmişlerimiz daha düşük yaptı. Bazı atanmışlarımızın yaptırdığı yanlışlar bazı sonuçları doğurdu. O nedenle bizim enine boyuna bu yüzde 48’i konuşmamız lazım. Ama burada başka bir şeyi de konuşmak lazım.

“50+1 BİR BİZİ İTTİFAK SİYASETİNE MAHKUM ETTİ”

CHP’li Özel konuşmasında 50+1’lik sistemin Türkiye’ye dikine kesen bir siyaset dayattığını ve bu nedenle 50+1’i alabilmek için ittifak yapmaya mahkum kaldıklarını dile getirdi.

Özel konuşmasında sözlerine şöyle devam etti:

-Bu yüzde 50+1’lik siyaset Türkiye’ye dikine kesen siyaseti dayatıyor. Biz ve onlar siyaseti. İcabında kimlik siyasetini, günü geliyor adı konmadan mezhep siyasetini, günü geliyor yaşam tarzı üzerinden siyaseti, hiç bir şey bulamıyor belediye nikahına karşı dini nikah diye bir şey çıkarıyor aynı hükümde uğraşıyor ama çıkartamıyor. Bir farklılık buluyor, o farklılığın üzerinde tepiniyor toplumu oradan ayrıştırıyor.

-Kendinden olmayanı uzaklaşıyor, kutuplaştırıyor, şeytanlaştırıyor. Kendi arkasını kalabalıklaştırıyor. Biz ve onlar siyaseti üzerinden. Buna karşı yüzde 50+1’i onlar almasın biz alalım demek kadar meşru bir şey yok.

-Çünkü rejimi değiştirmeyi yeniden demokrasi kurmayı vaat ediyoruz. Ama bu bizi ittifak siyasetine mahkum ediyor.

-İttifak siyasetine mahkum olunca nerde duralım, kimle duralım, kimden uzak duralım, kimin karşısında duralım derken ister istemez partinin kimliksizleştiği, duracağı yeri başkalarına göre tarif ettiği ve bu ittifak siyasetini kazanmak için kendi siyasetinden başkalaştığı bir süreci yaşıyoruz.

-Bunu bir önerme bunu bir iddia değil, bunu sahada gördüğümüz ve yaşadığımız bir tespit olarak ifade etmek isterim.

“BUNDAN SONRA İTTİFAK MESELESİNİ SEÇİME YAKIN BİR ZAMANA BIRAKMAK LAZIM”

Konuşmasının devamında 8 ay sonra gerçekleştirilecek yerel seçimler için olası bir ittifak konusundaki görüşlerini de dile getiren Özel şu ifadelere yer verdi:

-Peki buna karşı biz ne yapacağız. Bir kere elbette 50+1 ile meşgul olacağız. Ama bunu yaparken bunu birazcık seçime doğru bırakacağız.

-Çünkü bu seçimin ertesi günü başlayan ittifak meselesi seni birilerini kırmamak, birilerini karşına almamak, birilerinden denk düşüp yan yana düşüp belli yerlerde bir başkasını kızdırmamak üzerinden kendi siyasetini üretememe, kendi siyasetini önerememe, kendi siyasetinde var olamama sonuçlarını doğruyor.

-O yüzden bence bundan sonra ittifak meselesini seçime yakın bir zamana bırakmak lazım. Orda hep beraber bu boksörlerin, güreşçilerin yaptığı gibi müsabakadan önce herkesin bir tartıya çıkması lazım.

-Hangi siklet olduğunu kaç kilo bastığını görmesi göstermesi lazım. Ondan sonra bir ittifak yapılacaksa onun bir hiç hukukunun yazılıp, ona göre bir şey alınacaksa, verilecekse, paylaşılacaksa gerçek sikletler üzerinden tartıya çıkmak ve bunu öyle yapmak lazım.

-Yoksa seçimden beri başlayan seçime kadar devam eden, partiyi kendi kimliğinden ve cesur siyasetten uzak tutan, hiçbir zaman tartıya çıkmayıp müzakere ile ‘Sen kaç basarsın, ben kaç basarım’ ‘Sen ne istersin ben ne veririm’ ilişkisi tartışılan, kamuoyunda eleştirilen, benimde hem zamanında ölçülebilir kriterlerle ‘İç hukuk yazmadan ittifak paylaşımı olmaz’ diye başta genel başkanın şahitliğinde partinin seçilmiş organlarında söylediğim ama şimdi hep birlikte şikayet ettiğimiz sonuçlar doğuyor.”

ÖZEL’DEN TEMAYÜL ÖNERİSİ

Özel konuşmasında son olarak, genel başkanlık olmak üzere il ve ilçe başkanlarının, belediye başkanlarının yapılacak bir temayül yoklaması ile belirlenip kesinleşmesi gerektiği önerisinde bulanarak sözlerini şöyle sonlandırdı:

-Bizim bir an önce bir yolunu bulup bunu sayın Zeynel Emre’ye de önerdim. Hiç olmazsa ilçe ve il kongreleri için bütün üyelerin bir hafta önce temayül yoklamasıyla ilçe başkanını, il başkanını doğrudan seçtiği, mümkünse genel başkanı bütün üyelerin doğrudan seçtiği, sonra ‘Siyasi partiler kanunu böyle yazıyor’.

-Aramızda AKP ve MHP’nin yaptığı gibi yalandan 400 delege yazarız. Onlar bizim gerçekten seçtiğimiz adayımızı resmi görevlendirmesini yapmak üzere gelirler, kongreyi ibra ederler, bizim iki hafta önce çoklu yarışta bütün üyelerle seçtiğimiz adayımızı getirirler burada tescil ederler.

-Böyle olduğunda bu partideki bütün kutuplaşmalarının ortadan kalkacağını, birilerinin birileri üzerinde siyaseti isim üzerinden kutup üzerinden ürettikleri siyasetinde, bir ekibi diğerlerine diğerlerinin faydasına kayırıyorsa bu siyasetinde son bulacağını düşünüyorum.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir